İbn Ferişteh olarak da bilinen ve Nesefi'nin el-Menâr'ı üzerine yazdığı şerhle şöhret bulan İbn Melek'in, Meşarıku'l-envâr adlı hadis derlemesi üzerine yazdığı Mebarıku'l-ezhâr adlı şerh, özellikle fıkıh usulü kurallarının tatbiki ve Hanefi geleneğinin hadislere yaklaşımının tesbiti açısından önemi haiz bir eserdir. İbn Melek'in bu eserde bazı hadislerle ilgili yorumları dikkat çekicidir.
Hukuk başlangıcı veya hukuka giriş adını taşıyan eserlerde literalist yorum, gai yorum, sistematik yorum ve mantıksal yorum gibi yorum çeşitlerinden söz edilir. Bu yorum türlerinin hemen hepsinin İslamî literatürde izdüşümünü bulmak mümkündür. Mesela literalist yorum denince akla İbn Hazm; gai yorum denince ise Şatıbî gelir.
Yorumda metni oluşturan kelimeler arasındaki gramatik ilişkiler ve umum-husus gibi özellikler elbette önemlidir; ama yorumda sadece metindeki lafızlarla ve lafzî ilişkilerle iktifa edilmesi çoğu zaman isabetli sonuç vermez. Bundan dolayı usul eserlerinde âm lafızların umumunun ve yapılan kıyasların sonuna kadar sürdürülmesinin hakkaniyete uygun düşmeyecek sonuçlara yol açacağı ifade edilir. Bunun içindir ki fıkıh bilginleri umumun tahsisine önem vermişler ve eserlerinde bu konuyu ince eleyip sık dokumuşlardır.
Buna dair İbn Melek'in Mebarıku'l-ezhâr adlı eserinden bir örnek verelim:
Buharî'nin İbn Abbas'tan rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.) "Dinlemesinden rahatsız olmalarına veya kendisinden kaçmalarına rağmen bir kimse bir topluluğun konuşmasına kulak verirse kıyamet gününde kulaklarına kurşun dökülür" buyurmuştur.
Dikkat edileceği üzere hadiste başkalarına kulak vermek, literal açıdan umum ifade etmekte olup her ne sebeple olursa olsun başkalarının konuşmasına kulak kabartan kimse hadisteki tehdidin kapsamına dahildir. Bununla birlikte İbn Melek, gayet yerinde bir gai/amaçsal yorum örneği sergileyerek hadis ile ilgili şu değerlendirmeyi yapar:
"Sanırım bu tehdit, laf taşıma amacıyla dinleyenler hakkındadır. Onları bir fesattan alıkoymak veya şerlerinden kaçınmak amacıyla dinleyen kimse ise bu tehdidin kapsamına dahil olmaz. Aksine bir takım özel durumlarda başkalarının konuşmasını dinlemek, vacip veya müstehap bile olabilir." (Mebarıku'l-ezhâr, I, 62)
İstihbarat toplamak, bir annenin çocuğunun arkadaşlarıyla yaptığı konuşmayı gizlice dinlemesi ve bir öğretmenin öğrencileri arasında geçen bazı konuşmalara kulak kesilmesi bu kapsamda akla gelen birkaç örnektir.
Görüldüğü gibi, İbn Melek, lafızda hiçbir karşılığı olmamasına rağmen, hadisin umumunu gaye ile tahsis etmiş ve tehdidin kapsamını daraltmıştır. Sözün özü, çoğu zaman lafız ile anlam birbirine eşit değildir, gâh lafız anlamı, gâh anlam lafzı aşar.
Not: Yeri geldikçe İbn Melek'in bu eserinden bazı anektodlar zikredeceğim.
Osman Güman, 05.07.2017.
Yorumlar